LİKYA TURU
(DALAMAN-ANTALYA)
BAŞLANGIÇ TARİHİ :
07.08.05
BİTİS TARİHİ :
15.08.05
BU TUR ICIN ONGORULEN
TOPLAM MESAFE : 400KM
KAT EDİLEN TOPLAM
MESAFE : 500KM
Aşağıda günlük yol detaylarını okuyacağınınz tur; “bisikletle
seyahat ederek dinlenmeyi ,güzel,huzurlu, verimli bir tatil gecirerek
hayatını tazelemeyi dileyenlerin” turu oldu… işbirliği yapan herseye ve
herkese çok teşekkür ederim.
Pınar DEMİRCAN
yazı edit edilecektir, bloga yerleştirirken kaymalar oldu
TUR
İSTİKAMETİ:DALAMAN-ANTALYA (8 GECE 9 GUN )
KONAKLAMALAR:
GÖCEK-KELEBEKVADİSİ(2GUN)-KALKAN-KAŞ-FİNİKE
OLİMPOS-KEMER –ANTALYA
HAVAALANI(DÖNÜŞ)
1. GÜN: DALAMAN-GÖCEK
30 KM
Planımız geceden
otobüsle yola cıkmaktı ama pek cok arkadaşımızın da dile getirdiği gibi
maalesef özellikle yazın otobüs şirketleri müşteri sıkıntısı da
çekmediklerinden otobuse bisiklet yükleme konusunda pek anlayişlı
davranmıyor… Biz de bisikletlerimizi belirterek rezervasyon yaptırmış
olmamıza rağmen aynı akıbete uğruyoruz ama aksilik karşısinda yıkılmamak
,hedeflediğimiz turu da gecikmeksizin gercekleştirebilmek icin uçak
alternatifini düşünüyoruz…Ertesi gün Onur Air ile sabah 07:00de Dalaman’a
inmiş buluyoruz kendimizi .Ucağa bisikleti verirken check in esnasinda yapmaniz gereken
tek sey ön tekeri
cikarmak ve arka
tekerle birlikte havasini indirmek ,1 kisinin bagaj hakkinin 20 kg kadar
olduğu ucaklar bu anlamda bir sorun yasatmiyor bize…Dalaman’da bisikletleri
hazirlayip yola cikmamizla saat 08:44 oluyor ve turumuz basliyor;keyifler
yerinde dümdüz bir yol uzanıyor onumuzde…Emin olmak icin bir de benzincide
tekrar şişiriyoruz lastikleri ,
üstüne de kahvaltı
yapınca vuruyoruz kendimizi yola…
Turdaki ilk sınavımızı
Göcek Geçidi’nde veriyoruz . rakım 345 m;hemen ardından da ödülümüz geliyor
tabi kmlerce devam eden bir iniş 30km sonunda Göcek içinegiriyoruz. Herkes
tatil özlemi içinde olduğundan bugünlük turu burada noktalayıp tatil yapmaya
karar veriyoruz
NOT1: Dalaman cıkısi
duz bir yol ve hemen 3 km3 km otede Benzin
istasyonu mevcut. Bu
benzin istasyonlarının ilerleyen bölümlerde su
istasyonlarina
dönüstüğünü tebessümle fark edeceksiniz,
hava sıcaklığı gölgede
32derece…
2. GÜN
GÖCEK-ÖLÜDENİZ-KELEBEK VADİSİ 40KM
Sabah 08:30 da yola
çıkıyoruz.istikamet 30km ucundaki Fethiye-Ölüdeniz .10-15km gittikten sonra
ana yolda karşıdan gelen 2 bisikletli gözümüze ilisiyor,çok sıcakkanlılar
hemen yanımıza
geliyorlar ;kimsiniz kimlerdensiniz muhabbeti.Yabancı bir çift;daha
önce de bisikletle
Akdeniz turu yapmışlar ama ilk defa bisikletli seyahat eden Türk
görüyorlarmış ,şaşkinliklarini dile getiriyorlar,resimler cekiliyor ,bilgiler
alinip veriliyor ardindan vedalaşıp ayrılıyoruz.Göcek girişinde de bisikletli
bir yabancıyla karşilaşmiştik;
o da Türk olduğumuza
inanamamistı.”Bizler daha cok turlara cıkmalıyız gibime geliyor.
”bir ara Albay’i anip
bisikletimize bayrak takmayi bile dusunduk ne de olsa ayni tepki Türklerden
de fazlasıyla geliyordu, cocuklar “”hello deyip yolumuza atlıyordu ama
maalesef onlar Türk
oluşumuza pek sevinmiyordu 2.kelime”money”idi;”give me money”!
diye bagrislari hala
kulağimda….
Bir sonraki durağimiz
Katranci Mesire yeri oluyor ,burda ister istemez duruyoruz cunku manzaranin
boyle bir ozelligi var sizi yerinize mihliyor.Mesire yerinde otobüslerin
durmasına alısmis büfede bir cocuk kafamda kaskla beni gorunce ne dese
begenirsiniz”Abla sen niye otobuste kaskla geziyorsun?”Güzel insanın aklı
karışıyor ,buralara bisikletle gelinebilecegi aklının ucundan bile gecmiyor
delikanlının belli ki….Biraz soluklanıp manzaranın içine
girelim diyoruz ve 3
km kadar inişe geçiyoruz. (Uzaktan davulun sesi hos gelir hesabı
aşağı inince büyük bir
hayal kırıklığı yaşıyoruz ;kampçilar mı dersiniz,mangalcılar mı
denizde karpuz
kabukları mı hepsi var burada ve hepsi dip dibe .Bostancı –Pendik
sahilinde bir
cumartesi günü gibi…Tabi hemen uzaklaşıyoruz oradan…
Katrancı Mesire Yeri
Kantarcı Mesire
yerinden 5 km5 km ötede Fethiye’ye dek uzanan bir yol tamiratı var o
günlerde.sıcak bir taraftan kmlerce süren rampalı ve engebeli arazi haline
getirilmiş yol bize “of! road!”dedirtiyor.10km daha gidince Fethiye ayrımına
geliyoruz,bizim hedef Kelebek Vadisi oldugu için hiç iceri girmeden düz devam
ederek
Ölüdeniz’e sürüyoruz
atlarımızı dörtnala..
Ölüdeniz Fethiye’den
17km ilerde fakat 17km nin bir kısmı tabiri caizse son derece “baba!”bir dağ
olan Babadağin eteklerini geçerek mümkün. Öncesinde ağaç altında bir
öğle uykusu ve tuz-su
takviyesi işimizi biraz daha kolaylaştırıyor.Öğleden sonra 15:00 civarinda
ise Ölüdeniz kumsallarina bırakıyoruz kendimizi.Kelebek Vadisi’ne sadece
denizden ulaşilabiliyor; günde 3 seferi olan bir tekne servisi var.”Kelebek
Vadisi hakkında daha detaylı bilgiye kendi sitesinden ulasabilirsiniz”.Ancak
yine de belirtmek isterim
Kelebek Vadisinde
bisiklete binme olanağı yok ayrıca bisikletlerinizi yanınızda götürme olanağı
da yok cünkü götürdüğünüz günlük kullanım eşyalarınız bile tekneye binerken
ve tekneden inerken sırılsıklam olabilir,Ölüdeniz’in hortlak dalgaları
herseyi alaşağı ediyor…
Not2:Kelebek
Vadisi’nde geçireceğiniz zaman zarfinda bisikletleri ne
yapabileceğinize
gelince; biz Ölüdeniz'den ayrılmadan otoparkı değerlendirdik,
seleleri cıkarıp
motorların park ettiği alanda bir ağaca kilitledik ,parcaları ve
fazla bagajı da
sağolsun otoparkın bir görevlisi çok cüzi bir rakama kendi
evinde emanate aldı 2
gün için konuştuk ama daha uzun da kalabilirmiş.
3 GÜN KELEBEK VADİSİ
Bisikletler, tam gün
dinlencede…
4.GUN KELEBEK
VADİSİ-KALKAN 75 KM
Sabah 09:00 teknesiyle
Kelebek Vadisinden ayrılıyoruz,Ölüdeniz’deki otoparktan
emanetleri alıp
esnafla vedalaşarak yola cıkmamızla saat 11:00 oluyor ve güneş en
tepede önümüzde 8
kmlik zorlu bir yokuş,çık çık bitmeyecek türden… Bu durum bize
iyi bir ders oluyor ve
diğer günlerde erken yol alma kuralına riayet etme karari alıyoruz.
NOT3:Size tavsiyem
izleyen günün güzergahını iyi tayin etmeniz ve ertesi gun yola cıkıs
saatinizi planlamanızdır,zira sıcak bir mevsimde uzun yol alacaksanız erken
saatleri tercih ederek öğle saatlerini dinlenerek geçirmeniz en sağlıklısı
olacaktır. Bizler bu kuralı sadece Kelebek Vadisi icin ciğnemiş bulunuyoruz.Karaya
en erken çıkış 10:00 olduğu için o gün daha erken yola çıkamadık.
Not4:Sıcak havada
yapılan turlar icin bir onerim de termos niteliginde bir mataranizin
olmasidir,inanın küçük de olsa mucizeler yaratiyor. (aslında birden
fazla matara almanızda
fayda var ; uzun süre yerleşim yerlerinden uzakta
sürmek zorunda
kalabilirsiniz .
10 km sonra Fethiye
ayrımını da geçiyoruz hedef Kalkan,gidilecek mesafe 90km.Fethiye çıkışı ise
20km kadar dümdüz mükemmel bir yol,Antalya’ya uzanan anayoldan da 50km kadar
gitmemiz gerekecek, fakat sıcak felaket boyutta (gölgede 38derece ) ; Yolda
arabalara yıkama servisi olsun diye restaurantlarin icatlari oluktan akan
buzz gibi sular gözümüze ilişiyor araba da motor da bisiklet de geçiyor
altindan, geçiyor serinliyor
herkes ,bi ben
geçemiyorum…
Neticede içtiğimiz
suyun haddi hesabı yok,benzin istasyonları bizim icin su istasyonları
haline geldi derken
kesinlikle abartmıyordum.20-30km de bir “Suuuuuuuu “diyerek istasyonlara
dalıyorduk.Bir de bu yollarda küçük sürprizler var yol kenarında asmalar
salkım üzümler ,incir
ağacları…Bunların turu tamamlamaya katkısı az olmadı hani… ;
en guzeli de ne
biliyor musunuz?Dalından yiyip doğadan alınan enerjiyi yine mesafeler
katederek doğaya geri vermek:geri dönüşüm yani bir nevi…
Patara yol ayrımında
Kalkan’ı daha kolay güzergaha bağlayacak yeni bir yolun
calışması yapıldıgı
icin bir süre engebeli sürüs yapıyoruz,fakat yol cok dar.Patara ‘yı
geçip önce orman
içinde biraz yol alıyoruz ve ardından Akbel Köyü’ne giriyoruz.
Fakat orman içi yollar
oldukca dik ve oğle sıcagında baslayan turumuzun sonlarına
dogru bizi biraz
ugrastiriyor.Kalkan’a varıyoruz.Kalacak pansiyon ayarlayıp hemen
yerleşiyoruz.
Yola cıkısımiz
itibariyle bisiklet üstünde gecirilen süre 6 saat , gelinen yol 95km,
Herkes memnun,evet
diyoruz ‘yol budur!’
5. GÜN: KALKAN-KAŞ
30KM
Kalkan’a girişimiz akşam olmadan az önceydi havanın daha da ısındığı bisiklette fazla dikkatimizi cekmemiş ama biz adeta 2-3 derece daha sıcak bir hava dalgası icine girmiş bulunuyoruz.Güzel olan ;bisiklette hizla orantılı serinleyebilmek ama ruzgarın dahi sıcak estiği memleketlerde böyle bir olanak da yok.
Bu sefer de
konaklamayı yapacagımız Kaş’ın Kalkan’a sadece 30km mesafede olması sebebiyle
ki aynı zamanda son derece rahat bir parkur oldugunu da belirteyim;Kalkan’dan
öğleden sonra 15:00da çıkıyoruz.
Kalkan-Kas arası yokuş
pek yok,kesinlikle tembelliğe cok müsait hele 10km ötedeki Kaputaş
Plajını geçince
bütün koylar ip
baskisi yapilmis gibi ”dejavu “diyorsunuz” ben bunu yaşamıştım,burdan
geçmistim Kendimize gelisimiz lastigin patlamasiyla oluyor.Duruma hemen
mudahale ederek tekrar yola cikiyoruz.Kısa ve öz bir 30kmlik turu tamamlayıp
Kas’ın serin sularina atiyoruz kendimizi…Cooss diye ses cikiyor.
6. GÜN KAŞ-FİNİKE 100
KM
Hersey planladığımız
gibi gidiyor bugünün konaklaması Finike’de olacak .Önümüzde 100 km lik bir
yol var sabah 07:00 de pansiyondan çıkıyoruz.Hedef öğleden önce
Demre,Myra;Kaş’ın cıkışı 10kmlik bir rampa ,kıvrıla kıvrıla cıkarken
kendimizi tebrik ediyoruz erken saatte kalkıp yol aldığmız için …öğle saati
olsa çekilecek eziyet değil…
10 km sonunda artık
yol kenarındaki en ufak bir incir ağacını küçücük bir asma bahcesini
atlamamaya gayret ediyoruz cünkü enerji depoladıktan hemen sonra bir başka
yokuş cıkıyor karşımıza ve ben inanıyorum ki”bu ağaçlar,bu meyveler hayat
kurtarıyor,bizim icin ordalar…”
Öğle molasını
vereceğimiz Demre’ye girmeden once tepeden seralar görünüyor.Demre taze
sebzesiyle pek meşhurmuş ve civarda Seralara bekçilik yapan klubeler ve bu
klube sahiplerine ait köpekcikler.Bu köpekciklerden sera başına mutlaka 1
tane düsünülmüs.Hepsi hızla yoldan inişimizle beraber havlamaya, bağlı
olmayanlar da ayrıca kovalamaya baslıyor,yolu çapraz kesenler de cabasi ,bu
sefer de Albay’ı ses tabancasıyla anıyoruz.eğer ses tabancanız yoksa
yapabileceğiniz tek şey bir köpekten daha cok havlamak ve hızla kaçmak ya da
durup onunla konuşabilirsiniz sakin sakin…ben birinciyi tercih ediyorum….Tam
kopeklerden kurtulmus bayir asagi 45KM ile inerken ise basimiza cok daha
ciddi bir olay geldi;on lastik patladi. Bu durum cok ciddi sonuclara yol
acabilirdi ama acikcasi cok ucuz atlattim…
Yokuş aşağı inişimizle
gözümüze çarpan Üçağız diye bir yer ;.her çiçekten bal toplayan arılar gibi
nereyi gönlümüz çekerse oraya gidelim modundayız hemen kıvrılip burun boyunca
ilerliyoruz,ara mola burda;Çayağzı’nda olsun diyoruz ,biraz daha kanımıza
girseler Kekova turu da yapacağız hani ama bol tuzlu ayran içip ördekleri
cıkınımızdaki ekmekle besledikten sonra Noel Baba’yı bekletmeyelim diyerek
hareket ediyoruz.
Not:Ucagiz daha ziyade
tenelerin ugrak yeri olarak biliniyor ama buradaki
Cayagzi cilde iyi
gelen kukurtlu suyu ile sifali derecede pek unlenmis,...
Gelmisken Noel Baba’ya
uğramadan gecmek ayıp olur düsüncesiyle öğle molasını da
turistik geziye
ayırmaya karar veriyoruz.Burada beni çok üzen baharda gazetelere de
çıkmıs olan bir şişme
Noel Baba hadisesi;.neyse ki meydandaki sisme Noel baba’dan
haric müzenin
bahcesinde zamanında Rusya’dan armağan edilen heykel yer aliyor da
turistler resimlerini
sadece sisme Noel Baba ile degil tarihi bir anıt önünde de
çektirebiliyordu.St Nicholas ziyaretinden başka turumuza adını veren
bölgedeki Likya
Kaya Mezarlarını ve
Likya,Tiyatrosunu da gormesek olmaz tabi,onun icin bir 3 km3 km kadar içeri
giriyoruz.Myra’ya giden yol ,kahvelerden gelen okey ve tavla pul
saklamalarinin
kulağımıza çalındığı düz stabilize bir köy yolu…
Nihayet gezimizin
turistik tarafını tamamlayıp tekrar yoldayız.Onümüzde 50kmlik Finike
yolu ve saat
14:00.biraz fazla oyalandık diye hayıflanıyoruz ama oğle sıcağından da
kurtulmuş bulunduğumuz
için mutlu mesut yola devam ediyoruz.Bu turun surprizlerinden
biri de Myra çıkışında
adeta doğal bir velodromun olması ,hemen ardından ise aynı
Kalkan-Kas arasındaki
gibi birbirini tekrar eden yollar karsılıyor bizi… Hani Kas
çıkısını çıkarsanız
bir 20 km kadar da;aradan yapıştırsanız 2 guzergahı ;vitessiz bisikletle
de gidilir diyeceğim
turden düm düz bir 70km mevzubahis.Günesi batirirken pansiyon konaklaması
yapılabilecek yegane yerleşim yeri olan Finike’ye giriyoruz.
7. GÜN: FİNİKE-OLİMPOS
30KM
Finike’den erken
saatte ayrılıp doğru Olimpos yoluna atıyoruz kendimizi,yolumuz 30 km
ama sıcakta eriyip
uzuyor herhalde bu yollar..Finike ,Hasyurt,Kumluca sırasıyla tabelaların
üzerine çizik atarak geçiyoruz . Nihayet Antalya karayoluna bağlandık bu yola
dair başlıca uyarım suyla ilgili cunku yolda su istasyonu ufacık bir dükkan
,bir ceşme,bir pınar hiç
birşey yok.Bir sure
durmadan yol aldiktan sonra geldigimiz yokuşun tepesinde evleri görünce tanrı
misafiri diye çalıyoruz kapılarını …su araken kahvaltıya buyur ediliyoruz,
daha hazırlamamıs ama
hazırlarmis teyze;yol uzun gıdelim diyoruz minnettarliğımızı gostererek,evin
köpeğinin de gözü dönmüs bisikletleri görünce zaten,fonda havlama
sesleri….Yokusları çıkmak belki yorucu ama mesire yerleri ,büfeler,kafeler de
o
oranda boy gösteriyor
, biz de manzaraya karsı bir mola verip yola devam ediyoruz .Olimposta
Prometheus’a hesabini soracagiz sanki “niye atesi calip insanlara
verdiğinin”oylesine bir hırsla suruyoruz bisikletleri …Olimpos icin ilk yol
ayrımına geldiğimizde bir motor,belli ki mahalin yerlisi “takılın bize” diyor
ve biz de boylece Olimpos’un girişini pas gecip Cirali girişinden inişe
geçiyoruz iniyoruz iniyoruz,.
neredeyse bir 8 km de
inmis oluyoruz böylece.Fakat sonra anlıyoruz yanliş girişe yönlendirildiğimiz
icin bisikletle kumsalı geçmek zorunda kaldıgımızı kumda
bisikletleri iterek
3km yürüyoruz.Olimpos’ta pansiyon bulup yerleşmemiz ile saat
13:00’i
buluyor.Dinleniyoruz.
8. GÜN: OLİMPOS-KEMER
40 KM
Olimpos ,Çıralı çıra
gibi yanıyor,sıcak mı sıcak ,son noktadan 2-3 derece daha sıcak
rüzgar da sıcak
esiyor.Ama denizi pek güzel Olimpos’un ,denizden çıkarken tüm bir
vadiyle kucaklaşıyor
gibi hissediyor insan. “Buraya kadar gelmişken Chimera;Yanartaş’ı görmeden
dönmeyelim diyoruz ama Olimpos kıyılarından dağına çıkmak için aşılması
gereken uzunca bir
kumsal olduğundan yürüyerek gitmeye karar veriyoruz ama bilginiz
olsun esas bu yolda
bisiklet lazim. Sabah saatinde 4kmlik yürüyüsü yapip .Yanartaş bölgesine
geldiğimizde de 1kmlik bir tırmanış yolu karsımızda…Yukarı çıkınca ise
değiyor,manzara olaganustu,tarihle iç içe bir mekan ,mitolojik bir rüzgar
esiyor arada .
Bi de köşede etlerini
kapıp gelmiş mangalcılar gözümüze ilişmese…” Mitolojiye gore Olimpostaki
Demirci Tanrı Hepaistos mangalcilarin da tanrisi gibi pes!” deyip soylene
soylene iniyoruz .Bi taraftan da Maltepeli mangalcilari ve de mangalda kül
bırakmayanları hasretle(!) anıyoruz .Zamanımız kısıtlı olduğundan donusu
otostopla yapıyoruz,Italyan dostlarımız sayesinde hic vakit kaybetmeden hemen
plajdayız.Bugün için planımız önce
biraz deniz keyfi
sonra da yol …
Yolda ilerledikçe
Olimpos’ta edindiğimiz bir dostun sözleri geliyor aklmıza”Olimpostan
asagi salın
kendinizi,Kemer’desiniz” ;dedigi kadar varmis.Kemer’e giriyoruz saat 19:30.
NOT5:Buraya bisikletle gelecek arkadaşlara önerim Olimpostan
çıkmak için sabah
saatlerini tercih etmeleridir. Zira Antalya
istikametinde devam
etmek icin
anayola cikmak
gerekiyor .Eger
bizim Olimpos’a inişte
girdiğimiz
Çıralı yolunu tercih
etmezseniz
isiniz
kolaylasır.Anayol Olimpos bağlantısını sağlayan yol Çıralı
yoluna kıyasla cıkmaya
kesinlikle
daha elverisli.
9. GÜN: KEMER-ANTALYA
HAVAALANI 55 KM
Sabah kahvaltımızı
yaparak hemen yola çıkıyoruz cünkü Antalya merkeze
yaklaştıkça hava
ısınıyor da ısınıyor;45 derece.Önümüzde Kemer-Antalya
(Kaleiçi)40kmlik
biryol.
Önce 10km sonra
Göynük’e sonra da Beldibi’ne uğruyoruz.Beldibinde öğle
sıcağını atlatıp
öğleden sonra 16:00 Antalya Kaleiçi’nde olacak gibi yola
cıkıyoruz..
Fakat aklınızda olsun
yol Beldibi’nden itibaren pek hareketleniyor taa Antalya
Havaalanına kadar da
farkli degil.,vızır vızır kamyonlar,çimento arabaları,
iş makineleri o an
itibariyle şehre girdiğimizin işaretleri…
Beldibi –Antalya
arasında ise bizi düsündüren iki şey oluyor ;biri 135m
uzunluğunda bir tünel ,diğeri
de 340m uzunluğunda Akyarlar Geçidi. Kısa
olanı sorunsuz
atlatıyoruz, uzun olan icin de servis yolunu kullanıyoruz.
Yol Beldibi’nden
itibaren pek hareketleniyor taa Antalya Havaalanına
kadar da pek farklı
değil.,vızır vızır kamyonlar,çimento arabaları,
is makineleri o an
itibariyle şehre girdiğimizin isaretleri…
AkyarlarGeçidi’ni
izleyerek şehri ayaklarımızın altında buluyoruz.
NOT6: Servis yolu tünele paralel
dışardan bir yürüme
yoludur.
Ancak servis yolundan
bisikleti
yürüyerek geçerken dahi
kask
takmanızı şiddetle
öneririm
çünkü tünelin açıldığı
kayalar
pek oynak.taşların
taze taze
düstüğünün izleri var
hani…
Her.şey yine
hesapladığımız gibi ve yolunda gidiyor ve Antalya Kaleiçi’ne
planladığımız
saatlerde giriş yapıyoruz..Kaleiçi’nde 2 saat kadar dinlendikten
sonra Havaalani’na
gitmek icin son su ikmalini yapıyoruz.
Ucağımız gece kalkacak
ve bizim
hedefimiz hava kararmadan
havaalanına gidebilmek.
bilmem gerek var
mı?Arasıra yokuş yukarı çıksak da gidişat düz
uzandığından
kesinlikle ritmi bozmuyor. Havaalanına varmamızla
birlikte hava
kararıyor ve kontrolden geçerek ustümüzü değiştirdikten
sonra bilet check in
işlemlerimizi yaptiriyoruz...
Bu yazı ilk olarak Yeşil Bisiklet web sitesinde yayımlanmıştır.
Pınar Demircan
|
Bağımsız araştırmacı, akademisyen. Nükleer santrallerin toplumsal, siyasi, ekonomik ve ekolojik boyutlarıyla tartışılmasını amaçlıyor. Bu doğrultuda bilim siyaset toplum, siyasal ekoloji ve politik sosyoloji alanlarında araştırma ve çalışmaları bulunuyor.
1 Haziran 2010 Salı
Likya Turu- 2005
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Kazdağlarını savunmak ve kurumların sessizliği: Yeni toplumsallık
Refik Durbaş ’ın “Çırak aranıyor” adlı şiirinin [1] “ Gurbet ne yana düşer usta/sıla ne yana/ Hasret hep bana/ bana mı düşer usta? diz...
-
Küresel ısınmanın önlenmesi için ilki 1995 yılında gerçekleştirilen COP toplantılarının 28’incisine fosil yakıtlardan çıkışa dair somut ...
-
Sınıraşan etkileri haiz nükleer tehlike nedeniyle 'başkaları' için de kaygılanmak Espoo Sözleşmesi’yle aralanacak kapıdan komşu ül...
-
Bugüne kadar nükleer santrallerin fosil yakıt kullanmadığı için“ çevre dostu ” olduğu iddialarıyla, nükleer enerjinin “ yeşil enerji ” ol...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder