1 Haziran 2010 Salı

Likya Turu- 2005






LİKYA TURU (DALAMAN-ANTALYA)
BAŞLANGIÇ TARİHİ : 07.08.05
BİTİS TARİHİ : 15.08.05
BU TUR ICIN ONGORULEN TOPLAM MESAFE : 400KM
KAT EDİLEN TOPLAM MESAFE : 500KM

Aşağıda günlük yol detaylarını okuyacağınınz tur; “bisikletle seyahat ederek dinlenmeyi ,güzel,huzurlu, verimli bir tatil gecirerek hayatını tazelemeyi dileyenlerin” turu oldu… işbirliği yapan herseye ve herkese çok teşekkür ederim.

Pınar DEMİRCAN
yazı edit edilecektir, bloga yerleştirirken kaymalar oldu 


TUR İSTİKAMETİ:DALAMAN-ANTALYA (8 GECE 9 GUN )


KONAKLAMALAR:
GÖCEK-KELEBEKVADİSİ(2GUN)-KALKAN-KAŞ-FİNİKE
OLİMPOS-KEMER –ANTALYA HAVAALANI(DÖNÜŞ)

1. GÜN: DALAMAN-GÖCEK 30 KM

Planımız geceden otobüsle yola cıkmaktı ama pek cok arkadaşımızın da dile getirdiği gibi maalesef özellikle yazın otobüs şirketleri müşteri sıkıntısı da çekmediklerinden otobuse bisiklet yükleme konusunda pek anlayişlı davranmıyor… Biz de bisikletlerimizi belirterek rezervasyon yaptırmış olmamıza rağmen aynı akıbete uğruyoruz ama aksilik karşısinda yıkılmamak ,hedeflediğimiz turu da gecikmeksizin gercekleştirebilmek icin uçak alternatifini düşünüyoruz…Ertesi gün Onur Air ile sabah 07:00de Dalaman’a inmiş buluyoruz kendimizi .Ucağa bisikleti verirken check in esnasinda yapmaniz gereken tek sey ön tekeri
cikarmak ve arka tekerle birlikte havasini indirmek ,1 kisinin bagaj hakkinin 20 kg kadar olduğu ucaklar bu anlamda bir sorun yasatmiyor bize…Dalaman’da bisikletleri hazirlayip yola cikmamizla saat 08:44 oluyor ve turumuz basliyor;keyifler yerinde dümdüz bir yol uzanıyor onumuzde…Emin olmak icin bir de benzincide tekrar şişiriyoruz lastikleri ,
üstüne de kahvaltı yapınca vuruyoruz kendimizi yola…

Turdaki ilk sınavımızı Göcek Geçidi’nde veriyoruz . rakım 345 m;hemen ardından da ödülümüz geliyor tabi kmlerce devam eden bir iniş 30km sonunda Göcek içinegiriyoruz. Herkes tatil özlemi içinde olduğundan bugünlük turu burada noktalayıp tatil yapmaya
karar veriyoruz


NOT1: Dalaman cıkısi duz bir yol ve hemen 3 km3 km otede Benzin
istasyonu mevcut. Bu benzin istasyonlarının ilerleyen bölümlerde su
istasyonlarina dönüstüğünü tebessümle fark edeceksiniz,
hava sıcaklığı gölgede 32derece…

2. GÜN GÖCEK-ÖLÜDENİZ-KELEBEK VADİSİ 40KM

Sabah 08:30 da yola çıkıyoruz.istikamet 30km ucundaki Fethiye-Ölüdeniz .10-15km gittikten sonra ana yolda karşıdan gelen 2 bisikletli gözümüze ilisiyor,çok sıcakkanlılar
hemen yanımıza geliyorlar ;kimsiniz kimlerdensiniz muhabbeti.Yabancı bir çift;daha
önce de bisikletle Akdeniz turu yapmışlar ama ilk defa bisikletli seyahat eden Türk görüyorlarmış ,şaşkinliklarini dile getiriyorlar,resimler cekiliyor ,bilgiler alinip veriliyor ardindan vedalaşıp ayrılıyoruz.Göcek girişinde de bisikletli bir yabancıyla karşilaşmiştik;
o da Türk olduğumuza inanamamistı.”Bizler daha cok turlara cıkmalıyız gibime geliyor.
”bir ara Albay’i anip bisikletimize bayrak takmayi bile dusunduk ne de olsa ayni tepki Türklerden de fazlasıyla geliyordu, cocuklar “”hello deyip yolumuza atlıyordu ama
maalesef onlar Türk oluşumuza pek sevinmiyordu 2.kelime”money”idi;”give me money”!
diye bagrislari hala kulağimda….

Bir sonraki durağimiz Katranci Mesire yeri oluyor ,burda ister istemez duruyoruz cunku manzaranin boyle bir ozelligi var sizi yerinize mihliyor.Mesire yerinde otobüslerin durmasına alısmis büfede bir cocuk kafamda kaskla beni gorunce ne dese begenirsiniz”Abla sen niye otobuste kaskla geziyorsun?”Güzel insanın aklı karışıyor ,buralara bisikletle gelinebilecegi aklının ucundan bile gecmiyor delikanlının belli ki….Biraz soluklanıp manzaranın içine
girelim diyoruz ve 3 km kadar inişe geçiyoruz. (Uzaktan davulun sesi hos gelir hesabı
aşağı inince büyük bir hayal kırıklığı yaşıyoruz ;kampçilar mı dersiniz,mangalcılar mı
denizde karpuz kabukları mı hepsi var burada ve hepsi dip dibe .Bostancı –Pendik
sahilinde bir cumartesi günü gibi…Tabi hemen uzaklaşıyoruz oradan…


Katrancı Mesire Yeri

Kantarcı Mesire yerinden 5 km5 km ötede Fethiye’ye dek uzanan bir yol tamiratı var o günlerde.sıcak bir taraftan kmlerce süren rampalı ve engebeli arazi haline getirilmiş yol bize “of! road!”dedirtiyor.10km daha gidince Fethiye ayrımına geliyoruz,bizim hedef Kelebek Vadisi oldugu için hiç iceri girmeden düz devam ederek
Ölüdeniz’e sürüyoruz atlarımızı dörtnala..

Ölüdeniz Fethiye’den 17km ilerde fakat 17km nin bir kısmı tabiri caizse son derece “baba!”bir dağ olan Babadağin eteklerini geçerek mümkün. Öncesinde ağaç altında bir
öğle uykusu ve tuz-su takviyesi işimizi biraz daha kolaylaştırıyor.Öğleden sonra 15:00 civarinda ise Ölüdeniz kumsallarina bırakıyoruz kendimizi.Kelebek Vadisi’ne sadece denizden ulaşilabiliyor; günde 3 seferi olan bir tekne servisi var.”Kelebek Vadisi hakkında daha detaylı bilgiye kendi sitesinden ulasabilirsiniz”.Ancak yine de belirtmek isterim
Kelebek Vadisinde bisiklete binme olanağı yok ayrıca bisikletlerinizi yanınızda götürme olanağı da yok cünkü götürdüğünüz günlük kullanım eşyalarınız bile tekneye binerken ve tekneden inerken sırılsıklam olabilir,Ölüdeniz’in hortlak dalgaları herseyi alaşağı ediyor…

Not2:Kelebek Vadisi’nde geçireceğiniz zaman zarfinda bisikletleri ne
yapabileceğinize gelince; biz Ölüdeniz'den ayrılmadan otoparkı değerlendirdik,
seleleri cıkarıp motorların park ettiği alanda bir ağaca kilitledik ,parcaları ve
fazla bagajı da sağolsun otoparkın bir görevlisi çok cüzi bir rakama kendi
evinde emanate aldı 2 gün için konuştuk ama daha uzun da kalabilirmiş.



3 GÜN KELEBEK VADİSİ
Bisikletler, tam gün dinlencede

4.GUN KELEBEK VADİSİ-KALKAN 75 KM

Sabah 09:00 teknesiyle Kelebek Vadisinden ayrılıyoruz,Ölüdeniz’deki otoparktan
emanetleri alıp esnafla vedalaşarak yola cıkmamızla saat 11:00 oluyor ve güneş en
tepede önümüzde 8 kmlik zorlu bir yokuş,çık çık bitmeyecek türden… Bu durum bize
iyi bir ders oluyor ve diğer günlerde erken yol alma kuralına riayet etme karari alıyoruz.


NOT3:Size tavsiyem izleyen günün güzergahını iyi tayin etmeniz ve ertesi gun yola cıkıs saatinizi planlamanızdır,zira sıcak bir mevsimde uzun yol alacaksanız erken saatleri tercih ederek öğle saatlerini dinlenerek geçirmeniz en sağlıklısı olacaktır. Bizler bu kuralı sadece Kelebek Vadisi icin ciğnemiş bulunuyoruz.Karaya en erken çıkış 10:00 olduğu için o gün daha erken yola çıkamadık.

Not4:Sıcak havada yapılan turlar icin bir onerim de termos niteliginde bir mataranizin olmasidir,inanın küçük de olsa mucizeler yaratiyor. (aslında birden
fazla matara almanızda fayda var ; uzun süre yerleşim yerlerinden uzakta
sürmek zorunda kalabilirsiniz .

10 km sonra Fethiye ayrımını da geçiyoruz hedef Kalkan,gidilecek mesafe 90km.Fethiye çıkışı ise 20km kadar dümdüz mükemmel bir yol,Antalya’ya uzanan anayoldan da 50km kadar gitmemiz gerekecek, fakat sıcak felaket boyutta (gölgede 38derece ) ; Yolda arabalara yıkama servisi olsun diye restaurantlarin icatlari oluktan akan buzz gibi sular gözümüze ilişiyor araba da motor da bisiklet de geçiyor altindan, geçiyor serinliyor
herkes ,bi ben geçemiyorum…

Neticede içtiğimiz suyun haddi hesabı yok,benzin istasyonları bizim icin su istasyonları
haline geldi derken kesinlikle abartmıyordum.20-30km de bir “Suuuuuuuu “diyerek istasyonlara dalıyorduk.Bir de bu yollarda küçük sürprizler var yol kenarında asmalar
salkım üzümler ,incir ağacları…Bunların turu tamamlamaya katkısı az olmadı hani… ;
en guzeli de ne biliyor musunuz?Dalından yiyip doğadan alınan enerjiyi yine mesafeler katederek doğaya geri vermek:geri dönüşüm yani bir nevi…

Patara yol ayrımında Kalkan’ı daha kolay güzergaha bağlayacak yeni bir yolun
calışması yapıldıgı icin bir süre engebeli sürüs yapıyoruz,fakat yol cok dar.Patara ‘yı
geçip önce orman içinde biraz yol alıyoruz ve ardından Akbel Köyü’ne giriyoruz.
Fakat orman içi yollar oldukca dik ve oğle sıcagında baslayan turumuzun sonlarına
dogru bizi biraz ugrastiriyor.Kalkan’a varıyoruz.Kalacak pansiyon ayarlayıp hemen yerleşiyoruz.

Yola cıkısımiz itibariyle bisiklet üstünde gecirilen süre 6 saat , gelinen yol 95km,
Herkes memnun,evet diyoruz ‘yol budur!’


5. GÜN: KALKAN-KAŞ 30KM


Kalkan’a girişimiz akşam olmadan az önceydi havanın daha da ısındığı bisiklette fazla dikkatimizi cekmemiş ama biz adeta 2-3 derece daha sıcak bir hava dalgası icine girmiş bulunuyoruz.Güzel olan ;bisiklette hizla orantılı serinleyebilmek ama ruzgarın dahi sıcak estiği memleketlerde böyle bir olanak da yok.

Bu sefer de konaklamayı yapacagımız Kaş’ın Kalkan’a sadece 30km mesafede olması sebebiyle ki aynı zamanda son derece rahat bir parkur oldugunu da belirteyim;Kalkan’dan öğleden sonra 15:00da çıkıyoruz.

Kalkan-Kas arası yokuş pek yok,kesinlikle tembelliğe cok müsait hele 10km ötedeki http://web.archive.org/web/20090214195948im_/http:/www.yesilbisiklet.com/upload/picture/image027.jpgKaputaş Plajını geçince
bütün koylar ip baskisi yapilmis gibi ”dejavu “diyorsunuz” ben bunu yaşamıştım,burdan geçmistim Kendimize gelisimiz lastigin patlamasiyla oluyor.Duruma hemen mudahale ederek tekrar yola cikiyoruz.Kısa ve öz bir 30kmlik turu tamamlayıp Kas’ın serin sularina atiyoruz kendimizi…Cooss diye ses cikiyor.




6. GÜN KAŞ-FİNİKE 100 KM

Hersey planladığımız gibi gidiyor bugünün konaklaması Finike’de olacak .Önümüzde 100 km lik bir yol var sabah 07:00 de pansiyondan çıkıyoruz.Hedef öğleden önce Demre,Myra;Kaş’ın cıkışı 10kmlik bir rampa ,kıvrıla kıvrıla cıkarken kendimizi tebrik ediyoruz erken saatte kalkıp yol aldığmız için …öğle saati olsa çekilecek eziyet değil…

10 km sonunda artık yol kenarındaki en ufak bir incir ağacını küçücük bir asma bahcesini atlamamaya gayret ediyoruz cünkü enerji depoladıktan hemen sonra bir başka yokuş cıkıyor karşımıza ve ben inanıyorum ki”bu ağaçlar,bu meyveler hayat kurtarıyor,bizim icin ordalar…”

Öğle molasını vereceğimiz Demre’ye girmeden once tepeden seralar görünüyor.Demre taze sebzesiyle pek meşhurmuş ve civarda Seralara bekçilik yapan klubeler ve bu klube sahiplerine ait köpekcikler.Bu köpekciklerden sera başına mutlaka 1 tane düsünülmüs.Hepsi hızla yoldan inişimizle beraber havlamaya, bağlı olmayanlar da ayrıca kovalamaya baslıyor,yolu çapraz kesenler de cabasi ,bu sefer de Albay’ı ses tabancasıyla anıyoruz.eğer ses tabancanız yoksa yapabileceğiniz tek şey bir köpekten daha cok havlamak ve hızla kaçmak ya da durup onunla konuşabilirsiniz sakin sakin…ben birinciyi tercih ediyorum….Tam kopeklerden kurtulmus bayir asagi 45KM ile inerken ise basimiza cok daha ciddi bir olay geldi;on lastik patladi. Bu durum cok ciddi sonuclara yol acabilirdi ama acikcasi cok ucuz atlattim…

Yokuş aşağı inişimizle gözümüze çarpan Üçağız diye bir yer ;.her çiçekten bal toplayan arılar gibi nereyi gönlümüz çekerse oraya gidelim modundayız hemen kıvrılip burun boyunca ilerliyoruz,ara mola burda;Çayağzı’nda olsun diyoruz ,biraz daha kanımıza girseler Kekova turu da yapacağız hani ama bol tuzlu ayran içip ördekleri cıkınımızdaki ekmekle besledikten sonra Noel Baba’yı bekletmeyelim diyerek hareket ediyoruz.

Not:Ucagiz daha ziyade tenelerin ugrak yeri olarak biliniyor ama buradaki
Cayagzi cilde iyi gelen kukurtlu suyu ile sifali derecede pek unlenmis,...



Gelmisken Noel Baba’ya uğramadan gecmek ayıp olur düsüncesiyle öğle molasını da
turistik geziye ayırmaya karar veriyoruz.Burada beni çok üzen baharda gazetelere de
çıkmıs olan bir şişme Noel Baba hadisesi;.neyse ki meydandaki sisme Noel baba’dan
haric müzenin bahcesinde zamanında Rusya’dan armağan edilen heykel yer aliyor da
turistler resimlerini sadece sisme Noel Baba ile degil tarihi bir anıt önünde de çektirebiliyordu.St Nicholas ziyaretinden başka turumuza adını veren bölgedeki Likya
Kaya Mezarlarını ve Likya,Tiyatrosunu da gormesek olmaz tabi,onun icin bir 3 km3 km kadar içeri giriyoruz.Myra’ya giden yol ,kahvelerden gelen okey ve tavla pul
saklamalarinin kulağımıza çalındığı düz stabilize bir köy yolu…

Nihayet gezimizin turistik tarafını tamamlayıp tekrar yoldayız.Onümüzde 50kmlik Finike
yolu ve saat 14:00.biraz fazla oyalandık diye hayıflanıyoruz ama oğle sıcağından da
kurtulmuş bulunduğumuz için mutlu mesut yola devam ediyoruz.Bu turun surprizlerinden
biri de Myra çıkışında adeta doğal bir velodromun olması ,hemen ardından ise aynı
Kalkan-Kas arasındaki gibi birbirini tekrar eden yollar karsılıyor bizi… Hani Kas
çıkısını çıkarsanız bir 20 km kadar da;aradan yapıştırsanız 2 guzergahı ;vitessiz bisikletle
de gidilir diyeceğim turden düm düz bir 70km mevzubahis.Günesi batirirken pansiyon konaklaması yapılabilecek yegane yerleşim yeri olan Finike’ye giriyoruz.

7. GÜN: FİNİKE-OLİMPOS 30KM

Finike’den erken saatte ayrılıp doğru Olimpos yoluna atıyoruz kendimizi,yolumuz 30 km
ama sıcakta eriyip uzuyor herhalde bu yollar..Finike ,Hasyurt,Kumluca sırasıyla tabelaların üzerine çizik atarak geçiyoruz . Nihayet Antalya karayoluna bağlandık bu yola dair başlıca uyarım suyla ilgili cunku yolda su istasyonu ufacık bir dükkan ,bir ceşme,bir pınar hiç
birşey yok.Bir sure durmadan yol aldiktan sonra geldigimiz yokuşun tepesinde evleri görünce tanrı misafiri diye çalıyoruz kapılarını …su araken kahvaltıya buyur ediliyoruz,
daha hazırlamamıs ama hazırlarmis teyze;yol uzun gıdelim diyoruz minnettarliğımızı gostererek,evin köpeğinin de gözü dönmüs bisikletleri görünce zaten,fonda havlama sesleri….Yokusları çıkmak belki yorucu ama mesire yerleri ,büfeler,kafeler de o
oranda boy gösteriyor , biz de manzaraya karsı bir mola verip yola devam ediyoruz .Olimposta Prometheus’a hesabini soracagiz sanki “niye atesi calip insanlara verdiğinin”oylesine bir hırsla suruyoruz bisikletleri …Olimpos icin ilk yol ayrımına geldiğimizde bir motor,belli ki mahalin yerlisi “takılın bize” diyor ve biz de boylece Olimpos’un girişini pas gecip Cirali girişinden inişe geçiyoruz iniyoruz iniyoruz,.
neredeyse bir 8 km de inmis oluyoruz böylece.Fakat sonra anlıyoruz yanliş girişe yönlendirildiğimiz icin bisikletle kumsalı geçmek zorunda kaldıgımızı kumda
bisikletleri iterek 3km yürüyoruz.Olimpos’ta pansiyon bulup yerleşmemiz ile saat
13:00’i buluyor.Dinleniyoruz.




8. GÜN: OLİMPOS-KEMER 40 KM

Olimpos ,Çıralı çıra gibi yanıyor,sıcak mı sıcak ,son noktadan 2-3 derece daha sıcak
rüzgar da sıcak esiyor.Ama denizi pek güzel Olimpos’un ,denizden çıkarken tüm bir
vadiyle kucaklaşıyor gibi hissediyor insan. “Buraya kadar gelmişken Chimera;Yanartaş’ı görmeden dönmeyelim diyoruz ama Olimpos kıyılarından dağına çıkmak için aşılması
gereken uzunca bir kumsal olduğundan yürüyerek gitmeye karar veriyoruz ama bilginiz
olsun esas bu yolda bisiklet lazim. Sabah saatinde 4kmlik yürüyüsü yapip .Yanartaş bölgesine geldiğimizde de 1kmlik bir tırmanış yolu karsımızda…Yukarı çıkınca ise değiyor,manzara olaganustu,tarihle iç içe bir mekan ,mitolojik bir rüzgar esiyor arada .
Bi de köşede etlerini kapıp gelmiş mangalcılar gözümüze ilişmese…” Mitolojiye gore Olimpostaki Demirci Tanrı Hepaistos mangalcilarin da tanrisi gibi pes!” deyip soylene soylene iniyoruz .Bi taraftan da Maltepeli mangalcilari ve de mangalda kül bırakmayanları hasretle(!) anıyoruz .Zamanımız kısıtlı olduğundan donusu otostopla yapıyoruz,Italyan dostlarımız sayesinde hic vakit kaybetmeden hemen plajdayız.Bugün için planımız önce
biraz deniz keyfi sonra da yol …


Yolda ilerledikçe Olimpos’ta edindiğimiz bir dostun sözleri geliyor aklmıza”Olimpostan
asagi salın kendinizi,Kemer’desiniz” ;dedigi kadar varmis.Kemer’e giriyoruz saat 19:30.




NOT5:Buraya bisikletle gelecek arkadaşlara önerim Olimpostan
çıkmak için sabah saatlerini tercih etmeleridir. Zira Antalya
istikametinde devam etmek icin
anayola cikmak gerekiyor .Eger
bizim Olimpos’a inişte girdiğimiz
Çıralı yolunu tercih etmezseniz
isiniz kolaylasır.Anayol Olimpos bağlantısını sağlayan yol Çıralı
yoluna kıyasla cıkmaya kesinlikle
daha elverisli.



9. GÜN: KEMER-ANTALYA HAVAALANI 55 KM

Sabah kahvaltımızı yaparak hemen yola çıkıyoruz cünkü Antalya merkeze
yaklaştıkça hava ısınıyor da ısınıyor;45 derece.Önümüzde Kemer-Antalya
(Kaleiçi)40kmlik biryol.

Önce 10km sonra Göynük’e sonra da Beldibi’ne uğruyoruz.Beldibinde öğle
sıcağını atlatıp öğleden sonra 16:00 Antalya Kaleiçi’nde olacak gibi yola
cıkıyoruz..
Fakat aklınızda olsun yol Beldibi’nden itibaren pek hareketleniyor taa Antalya
Havaalanına kadar da farkli degil.,vızır vızır kamyonlar,çimento arabaları,
iş makineleri o an itibariyle şehre girdiğimizin işaretleri…

Beldibi –Antalya arasında ise bizi düsündüren iki şey oluyor ;biri 135m
uzunluğunda bir tünel ,diğeri de 340m uzunluğunda Akyarlar Geçidi. Kısa
olanı sorunsuz atlatıyoruz, uzun olan icin de servis yolunu kullanıyoruz.
Yol Beldibi’nden itibaren pek hareketleniyor taa Antalya Havaalanına
kadar da pek farklı değil.,vızır vızır kamyonlar,çimento arabaları,
is makineleri o an itibariyle şehre girdiğimizin isaretleri…
AkyarlarGeçidi’ni izleyerek şehri ayaklarımızın altında buluyoruz.


NOT6: Servis yolu tünele paralel
dışardan bir yürüme yoludur.
Ancak servis yolundan bisikleti
yürüyerek geçerken dahi kask
takmanızı şiddetle öneririm
çünkü tünelin açıldığı kayalar
pek oynak.taşların taze taze
düstüğünün izleri var hani…

Her.şey yine hesapladığımız gibi ve yolunda gidiyor ve Antalya Kaleiçi’ne
planladığımız saatlerde giriş yapıyoruz..Kaleiçi’nde 2 saat kadar dinlendikten
sonra Havaalani’na gitmek icin son su ikmalini yapıyoruz.
Ucağımız gece kalkacak ve bizim
hedefimiz hava kararmadan havaalanına gidebilmek.
Kemer –Antalya-havaalanı arasnın da dümdüz olduğunu belirtmeye
bilmem gerek var mı?Arasıra yokuş yukarı çıksak da gidişat düz
uzandığından kesinlikle ritmi bozmuyor. Havaalanına varmamızla
birlikte hava kararıyor ve kontrolden geçerek ustümüzü değiştirdikten
sonra bilet check in işlemlerimizi yaptiriyoruz...

Bu yazı ilk olarak Yeşil Bisiklet web sitesinde yayımlanmıştır. 
Pınar Demircan



[COP 28] Nükleer enerjinin COP kararına girmesinin arka planı

  Küresel ısınmanın önlenmesi için ilki 1995 yılında gerçekleştirilen  COP  toplantılarının 28’incisine fosil yakıtlardan çıkışa dair somut ...