Nükleersiz org. ve Yeşil Düşünce Derneği’nin girişimleriyle gerçekleştirilen Nükleersiz Türkiye için Kürekle Karadeniz Projesi hatırlayacağınız üzere resmi olarak 3 Ağustos’ta Hüseyin’in sandalını Hopa’ya karayolundan getirmesinin ardından yapılan basın açıklamasıyla , fiili olarak ise 14 Ağustos tarihinde sandalını denize indirmesiyle başlamıştı . Dolayısıyla Hüseyin bugün itibariyle denizde dolu dolu 1 hafta geçirmiş bulunuyor . Önce Yüreğine , sonra küreğine sağlık Hüseyin!
Ben de son olarak Sürmene ayağını anlattığım günlüklerime sırasıyla Araklı ,Trabzon ve Akçaabat duraklarını ekleyerek devam ediyorum ;
19 Agustos sabahı Sürmene’den çıkıp denizdeyken başladı yağmur , Trabzon/Araklı’da limana sığındı ; sandalı da su almaya başladığı için güverteye macun çekmek şart olmuştu . Geceyi geçirmek için neyse ki çadırı vardı .
20 Agustos sabahı tekrar denize çıkıp Yomra’ya geldiğinde Açık Radyo’dan Açık Yeşil Programının yapımcısı Ümit Şahin telefondaydı , kendisini cep telefonundan programa bağlamak için saat 10:30’a sözleştiler . İlk telefon geldiğinde uzaktaki limanı gören Hüseyin program başladığında limanın içindeydi .
Benim de pür dikkat programı dinlediğim üzere projeden biraz bahsedip hayalkırıklıklarına geçti , belli ki dokunmuştu Hüseyin’e insanların duyarsızlığı … Ne zaman Nükleersiz Türkiye için bu projeyi anlatmaya başlıyorsa insanlar ona soruyordu “günde ne kadar gidiyorsun” , “bu sandal kaç para …”. Görünen oydu ki halk sadece bilinçsiz değil, duyarlı da değildi… Genelleme yapmak doğru değilse de Hopa’dan Trabzon’a kadar bir kişinin bile ilgi gösterip tebrik etmemesi başka nasıl anlaşılabilirdi …? Yine de Proje büyüktü ,20 yılda bir çıkıyordu böylesi son büyük proje 1994 yılında Timur Danış’ın Nükleere karşı yaptığı 4000km’lik yürüyüştü .Timur Danış İstanbul-Sinop -Mersin/Akkuyu -İstanbul arasını yürümüştü .
Ardından, Ümit Şahin ile Ömer Madra’nın konuğu olmanın dayanılmaz ağırlığı ile ekoloji konularına girildi tabi , mümkün müydü denizin üstüne döşenen otobana bu programda değinmeden Trabzon’a geçmek? Ben bu konuda Karadenizli müteaahitlerin Karadeniz’in “kara”sını anakara olarak anlamasından şüphelenmişimdir hep … ya İkiztepe’de denizin doldurulmasıyla yapılan havalimanına ne dersiniz? Güzel soru sordu Ümit Şahin , tehlike arz etmiyor muydu , denize döşenen havalimanı yüzünden kıyı kıyı gitmek varken açıktan dolaşmak zorunda kalmak ? Oysa ki Hüseyin otobanın gürültüsünden uzak olmak için zaten hep açıktan ilerliyordu…
Sonra biraz kendinden de bahsetti Hüseyin , denizi nasıl sevdiğinden neden yıllardır amatör olarak kürek çektiğinden … Çocukken başlamıştı deniz sevdası , ailesi yaban değildi denize …Oysa insanlar öyle mi ya? Hep korkutulur çocuklar, “ yaramazlık yaparsan seni denize atarım” diye, sonra gelsin “denize düşen yılana sarılır”, “bu iş olmazsa denize atarım kendimi” söylenmeleri …bunlar genel olarak denizden korkulduğunun kanıtı olabilir miydi? Acaba çocukluğumuzdan mı başlıyor denizle/doğayla mücadele ? Denizi doldurup yol yapmanın ,denizi temiz tutma çabası içinde olmamanın, fabrika atığını denize olduğu gibi boşaltmanın çocukluğumuza uzanan bir endişeyle , can acıtan tembihlerle ilgisi olabilir miydi acaba? Program biterken çevre ve ekoloji uzmanlarımızın , Hüseyin’i yol boyunca Karadeniz kıyı şeridinde yaşanan kirlenme ve imar yozlaşması için somut bilgi kaynağı olarak gördüğü üzere önümüzdeki günlerde sık sık programa bağlayacaklarına şüphem yoktu.
20 Ağustos günü Yerel basından 1-2 gazeteciyle karşılandı Hüseyin , aslında basın açıklaması yapılacaktı ama haberleşme problemi yaşanmıştı ,sadece fotografları çekildi kayaların önünde . Hava şartları da elvermediğinden tekrar çıkamazdı denize ,dinlenmeye çekildi .
21 Ağustos günü Trabzon /Salacak’taydı hava ve deniz koşullarının el verdiği sıklıkta kürek çekerek vardı oraya , son havadisleri kendisinden aldığımda Trabzon merkezi geçmiş Akçaabat’a girmişti hatta minibüsteydi , gürültüden anlaşamayınca o indiğinde konuşmaya karar verdik . Akşam bir kamping alanında kalacak ve nihayet, havlusu dahil tüm eşyaları iki gündür su içinde olan sandalının güvertesine macun çekebilecekti , mutluydu .
Hüseyin’i http://share.findmespot.com/shared/faces/viewspots.jsp?glId=0IsTDk7U0PboEv3f5T3TgDG6AE5DXLBZt takip edebilir ; Projeye http://www.fonlabeni.com/proje/detay/1763/nukleersiz-turkiye-icin-kurekle-karadeniz üzerinden katkıda bulunarak yerinizden kalkmadan nükleersiz bir Türkiye için bir kürek de siz atabilirsiniz.
Yeşil Gazete/Pınar Demircan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder