3 Ağustos ’ta Hüseyin Ürkmez ’ in sandalını Hopa ’ya getirmesinin üzerinden yaklaşık olarak 2 ay geçti. Cumhurbaşkanlığı seçiminde oy kullanmak için İstanbul’a dönüp görevini ifa ettikten sonra tekrar Hopa’ya gelerek kürek çekmeye başlaması 13 Ağustos ’u buldu .13 Ağustos itibariyle geçilen yerler ,basın açıklaması yapılan şehirler ve bazı ilçeler sırasıyla ; Hopa, Trabzon, Rize, Giresun, Samsun, Ordu , Fatsa, Gerze , Sinop ,mesafe olarak ise 900km .52 güne doğru Agustos hele ki Eylül ortasından sonra daha sert bir havayla karşılaşması ise Hüseyin’e sürpriz olmadı zira denizi tanıyordu. Tüm bu süre zarfında deniz bazen onu kucakladı bazen hırçınlaştı, onu ayakucuna attı, hatta üzerinde dolaşmasını istemedi, yanına yaklaştırmadı, karalarına doğru fırlattı. Karadeniz hırçındı ama Hüseyin de kararlı. Nükleersiz.org ve Yeşil Düşünce Derneği(YDD) tarafından da Hüseyin’in tahminleriyle İstanbul’a varış tarihi eylül ayı sonu gibi öngörülüyordu ama artık ekim sonu veya kasım başı varması daha gerçekçi bir tahmin ,anlaşılan hayatımızın her safhasında yaşayarak öğreniyoruz . Olsun, acelesi yok hiç kimsenin; Karadeniz sahilleri boyunca kurulması planlanan bir nükleer santralin geleceğimizi tehdit edecek olduğu gerçeğini bölgede yaşayan halkın günlük hayatlarında konuşması ise esas mesele, tek yöntem şu; denizin de yelin de karası beklenir, hava biraz sakinleyince itinayla devam edilir. “Mesele” demişken Şimdiye dek Hopa’dan Sinop’a kadar heryerde insanların günlük hayatlarında konu olmayı başaran Hüseyin hakkındaki değerlendirmelerin hayali kahramanlarımız Ayşe Teyze ‘yle Fahri Dayı arasındaki versiyonu en basitinden şöyle olabilir mi acaba?
Ayşe Teyze: Bey, gördün mü kürekçiyi,bizim köye gelmiş şimdi de.
Fahri Dayı : Gördüm ya!
Ayşe Teyze : Zoru ne ola ki ?
Fahri Dayı: Atom santrali kurulacak ya ona tepki miymiş neymiş
Ayşe Teyze: Delinin zoruna bak hem de Hopa’dan çıkmış deyorlar.
Fahri Dayı: He ya zararlıymış nükleer santral, çernobil olduydu hani
Ayşe Teyze: yaa çernobil ,balık yememiştik hani kaç sene
Fahri Dayı: Ne balığı, çay içememiştik korkumuzdan çay!
Hüseyin’in haberini alanlar arasında, günlük hayat içinde bu kadarcık konuşma geçerse ne ala! O zaman atılan taş ürkütülen kurbağaya değmiş olur ; Nitekim ilerleyen günlerde İnebolu dolaylarında konakladığı Gemiciler’de uğradığı bir kahvede yukarıdaki diyalogun bir benzeri Hüseyin ile yaşlı bir Amca arasında geçecek ve Amca Hüseyin’e ne için kürek çektiğini soracak nükleer santral bu kadar kötü mü yani dedikten sonra bu eylemi için Hüseyin’e teşekkür edecekti .
Hüseyin, 24 Eylül sabahı Karadeniz sahili boyunca uzanan otobanı paramparça eden kestane karası fırtınası dinip güneş yeniden yüzünü gösterince Ayancık’tan çıkıp Türkeliüzerinden Çatalzeytin’e geçti. Çok geçmeden, bir gün sonra da karayele teslim oldu ve bir kez daha günlerce denize çıkamadı . Artık Çatalzeytin’e yerleşip yaşamını orda sürdüreceğini düşünmeye başlamıştık ki nihayet hava ve deniz şartları düzeldi ve 30 Eylül itibariyle tekrar küreklere asıldı, öğle saatlerinde Abana ’ya vardı. Orada kendisini aralarında Abana-Kastamonu basın mensuplarının da bulunduğu bir kalabalık karşıladı. Hüseyin burada gelenlere proje hakkında bilgilendirici açıklama yaptı. Akşam Gemiciler’ de konakladı . Proje hedef tarihin gerisine düştüğü için ertesi gün yola çıktığında İnebolu’ya girmesi mümkün olmadı, Doğanyurt taraflarına ilerledi. Doğanyurt’a kadar geldiği hat üzerinde Doğu Karadeniz’de olduğu gibi bir otoban gürültüsü yoktu, tersine otoban dağların arkasından dolandığı için doğanın ve sessizliğin hakim olduğu ortamda en çok rüzgarın sesinin çıktığına tanık oldu . Bugün Hüseyin’in sandalı hala Doğanyurt’ta bir balıkçı baranağında, bu sefer de karayelin hoş görüsünü bekliyor . Hüseyin’in basın açıklaması yapacağı bir sonraki ana durağı ise bir süredir termik santrallere karşı verdiği mücadeleyle gündemde olan öte yandan Unesco Dünya Miras Listesi ’ne girmesi layık görülen güzeller güzeli Amasra. Amasra’ya kalan mesafe 45 km. Saatte 5 km gittiğini öngörürseniz basit bir matematik hesabıyla Hüseyin’in Amasra’ya 9 saatlik yolu var gibi fakat, Karadeniz bu nasıl davranacağını kestirmek zor , en iyisi biz denizi takip eden havayı koklayan adamı izleyelim .
- Hüseyin’i bu bağlantı dan takip edebilir; Projeye bu adres üzerinden katkıda bulunarak yerinizden kalkmadan nükleersiz bir Türkiye için bir kürek de siz atabilirsiniz.
Pınar Demircan
(Yeşil Gazete)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder