Akkuyu NGS için üretim lisansı, zeytinin son dansı!
Tam 13 Haziran’da zeytinlik alanların sermayeye,
dolayısıyla yatırımlara kurban edilmesinin önünü açan yasa
değişikliğinden kurtulmanın sevincini yaşıyorduk ki 15 Haziran günü Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS) için üretim lisansı verildi. Böylece daha önce yedi defa, sivil toplumdan yükselen itirazlarla engellenmiş olan Zeytin Yasası‘nın yönetmelikleri üzerindeki değişiklik önerilerinin ardından, en son geçen hafta “zeytinciliğin ölüm fermanı”olarak nitelenen yasa değişikliği önerisi de meclise iade edilmiş oldu. Eğer kabul edilseydi, Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Tasarısı
kamu yararı durumunda meralarda, zeytinlik sahalarında endüstri,
teknoloji geliştirme, organize sanayi bölgeleri, serbest bölge
kurulmasını mümkün kılan kararlar, Gıda ve Tarım Bakanlığına bırakılacak hatta Bakanlığın yetkisini devretmesi halinde Valilikler tarafından alınabilecekti. ∗
Şüphesiz, yasa değişikliğinin meclise geri gönderilmesi bir zafer
lakin, zamanlama oldukça manidar ve maalesef kendi içinde bir çok menfi
emareler barındırıyor. Bunlardan biri de etrafı zeytinliklerle çevrili
bir alanda inşa edilmek istenen Akkuyu NGS’ye üretim lisansının verilmesi. Zira, Akkuyu NGS tarafından 28 Şubat 2017
tarihinde başvurusu yapılmış olan üretim lisansının onaylanmış olması
inşaat lisansının verilmesine bir adım daha yaklaşıldığının göstergesi
ve endişeleri oldukça tırmandırıyor.1 Çünkü 3 Mart 2017 tarihinde de inşaat lisansı almak için başvuruda bulunan Akkuyu NGS’nin önündeki tek engel artık, bu arazinin üstündeki zeytinlikler. İşte yine sermayenin karşısında aşılması gereken “Zeytin Yasası!”.Öyleyse gelin zeytinlik sahalarla Akkuyu NGS’yi böylesine karşı karşıya getiren 20. Maddenin ilgili bendine bakalım:
Zeytin Yasası’nda yapılmak istenen değişikliklerin ne denli Akkuyu NGS’nin süreçleriyle el ele gittiğini Evrensel’in 2014 yılında yaptığı haber de doğrular nitelikte.2 Nitekim zeytinlik alanların imara açılmasını öngören kanun tasarısının görüşüldüğü Meclis Tarım Komisyonu toplantısında Dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı İlker Sert yaptığı bir konuşmada Zeytin Yasası hakkında “Mesela şu an ülkemizin en büyük yatırımlarından biri Mersin Akkuyu’daki nükleer enerji santrali. Eğer bu kanun bu şekilde kalırsa inşaat ruhsatının alınması ciddi anlamda tehlikeye girecek.” diyerek net bir şekilde zeytinlik alanların nükleer, termik gibi enerji yatırımlarının önünde engel olduğunu ifade etmiş ve Mersin Akkuyu’da yapılmak istenen nükleer santral projesini örnek vermiş bulunuyor. Aynı haberde Sert’in konuşması şöyle devam ediyor:
“Mersin Akkuyu’daki nükleer enerji santrali yaklaşık 20 milyar dolar civarında bir maliyeti olacak bir yatırım. Ve bu sahanın 3 kilometre çevresinde farklı noktalarda birisi yaklaşık 23 hektarlık, birisi 2.7 hektarlık olmak üzere, biri de 10 hektarlık alana dağılmış vaziyette zeytinlikler olarak özel şahıslara ait zeytinlikler var ve bizim 2016’da planımız burası için inşaat ruhsatının alınması. Eğer bu kanun bu şekilde kalırsa inşaat ruhsatının alınması ciddi anlamda tehlikeye girecek, yani o zeytinliklerden dolayı 20 milyar dolarlık bir nükleer enerji santralinin inşaat ruhsatının alınamaması gibi ciddi bir riskle karşılaşacağız.”
Öyleyse son bir ay içinde Zeytin Yasası’nda istenilen değişikliklerle zeytinliklerin ve meraların talana açılmasına karşı direnişini basın açıklamalarıyla, her kesimden gerçekleştirilen meclis ziyaretleriyle, farklı eylem biçimleriyle vücut bulan sivil toplumun başarısı üstünden değerlendirmek aslında Akkuyu NGS özelinde inşaat lisansının verilmesine karşı mücadelede de çıkış yoluna dair birşeyler söylüyor.
Bu noktada altını çizmek isterim ki, Akkuyu NGS mega proje olarak 2023’e kadar Stratejik ÇED kapsamına alınamayacak yani istisnai hükümlerin varlığı sözkonusu değil. Diğer taraftan Akkuyu NGS’nin devreye alınması ve operasyona başlanması için öngörülen en erken tarih de 2023 olacak.
Özellikle bir nükleer santral için inşaat süresinin genellikle taahhüt edilenin 2-3 katı kadar uzadığı göz önüne alınırsa Pamukova Kazasını 3 bize yaşatan “Hızlandırılmış trenlerin” icat edildiği Türkiye ‘de bile nükleer santralin daha kısa sürede tamamlanması mümkün değil. ∗∗
Görünen o ki Akkuyu NGS için her ne yapılacaksa 2023’e kadar bu yasalar kapsamında yapılacak ve yaşamdan yana olanların kaderi barıştan yana olanlarınki gibi zeytin dallarına bağlı olacak, zeytininki ise çoktan Akkuyu’yla mühürlenmiş. İşte tam da bu nedenle, farklılıklarımız bizi atomlarımıza kadar ayırsa da zeytini, nam-ı diğer ölmez ağacı seven, yaşamı besleyen, onu korumak için mücadele eden herkes ortak bir gelecek için Akkuyu NGS’ye karşı çıkmak ve mücadele için birleşmek zorunda.
Son notlar
∗Bu değişiklik önerisinin Başkanlık sisteminde doğrudan Başbakana bilgi veren bir Vali profilinin oluşturulması için 2012 yılında kabul edilen Büyükşehir Yasasına sırtını dayadığı söylenebilir.
1- Akkuyu NGS inşaat ve üretim lisansı için başvuruda bulundu http://www.gazetevatan.com/akkuyu-ngs-insaat-ve-uretim-lisansi icin-basvuruda-bulundu-1046489-ekonomi/
2-Bakanlıktan büyük itiraf zeytin yasası nükleer için çıkacak https://www.evrensel.net/haber/87997/bakanliktan-buyuk-itiraf-zeytin-yasasi-nukleer-icin-cikacak
3-Hızlandırılmış tren faciası
http://bianet.org/bianet/toplum/39408-hizlandirilmis-tren-faciasi
**Hatta sırf bu yüzden santralin tamamlanma tarihi geçtiğimiz iki gün içinde sanki 2025 miş de Cumhuriyetin 100. yılı için 2023 ‘e çekiliyormuş gibi ifade ediliyor.
Pınar Demircan
Bu yazı 18.06.2017 tarihinde Yeşil Gazete'de yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder